SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

EMARET BAHSİ

<< 1831 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

24 - (1831) وحدثني زهير بن حرب. حدثنا إسماعيل بن إبراهيم عن أبي حيان، عن أبي زرعة، عن أبي هريرة. قال:

 قام فينا رسول الله صلى الله عليه وسلم ذات يوم. فذكر الغلول فعظمه وعظم أمره. ثم قال (لا ألفين أحدكم يجيء يوم القيامة، على رقبته بعير له رغاء. يقول: يا رسول الله! أغثني. فأقول: لا أملك لك شيئا. قد أبلغتك. لا ألفين أحدكم يجيء يوم القيامة، على رقبته فرس له حمحمة. فيقول: يا رسول الله! أغثني. فأقول: لا أملك لك شيئا. قد أبلغتك. لا ألفين أحدكم يجيء يوم القيامة، على رقبته شاة لها ثغاء. يقول: يا رسول الله! أغثني. فأقول: لا أملك لك شيئا. قد أبلغتك. لا ألفين أحدكم يجيء يوم القيامة، على رقبته نفس لها صياح. فيقول: يا رسول الله! أغثني. فأقول: لا أملك لك شيئا. قد أبلغتك. لا ألفين أحدكم يجيء يوم القيامة، على رقبته رقاع تخفق. فيقول: يا رسول الله! أغثني. فأقول: لا أملك لك شيئا. قد أبلغتك. لا ألفين أحدكم يجيء يوم القيامة، على رقبته صامت. فيقول: يا رسول الله! أغثني. فأقول: لا أملك لم شيئا. قد أبلغتك).

 

[ش (لا ألفين) أي لا أجدن أحدكم على هذه الصفة. ومعناه لا تعملوا عملا أجدكم، بسببه، على هذه الصف.

(رغاء) الرغاء: صوت البعير.

(حمحمة) هي صوت الفرس، دون الصهيل.

(ثغاء) هو صوت الشاة.

(صياح) هو صوت الإنسان.

(رقاع) جمع رقعة، والمراد بها هنا، الثياب.

(تخفق) تضطرب.

(صامت) الصامت من المال: الذهب والفضة.

والمعنى إن كل شيء يغله الغال، يجيء يوم القيامة حاملا له ليفتضح به على رؤوس الأشهاد. سواء كان هذا المغلول حيوانا أو إنسانا أو ثيابا أو ذهبا وفضة.

وهذا تفسير وبيان لقوله تعالى: {وما كان لنبي أن يغل ومن يغلل يأت بما غل يوم القيامة}].

 

{24}

Bana Züheyr b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bize Ismâîl b. İbrahim, Ebû Hayyân'dan, o da Ebû Zür'a'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) :

 

Bir gün Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) aramızda ayağa kalkarak hıyaneti andı. Onu büyüttü; onun hâlini de büyüttü. Sonra şöyle buyurdu:

 

«Sakın sizden birinizi kıyamet günü, boynunda böğürmesi olan bir deve olduğu halde gelerek: Yâ Resûlâllaht Beni kurtar! Derken, kendimi de: Senin için bir şeye mâlik değilim; ben sana tebliğ ettim; diye cevap verirken bulmayayım! Sakın sizden birinizi kıyamet günü boynunda kişneyişi olan bîr at olduğu halde gelerek: Yâ Resûlâllah! Beni kurtar' Derken, kendimi de: Senin için hiç bîr şeye mâlik değilim; ben sana tebliğ ettim; diye cevap verirken bulmayayım! Sakın sizden birinizi kıyamet günü boynunda meleyişi olan bir koyun olduğu halde gelerek: Yâ Resûlâllah! Beni kurtar! Derken, kendimi de: Senin için hiç bir şeye mâlik değilim; ben sana tebliğ ettim; diye cevap verirken bulmayayım! Sakın sizden birinizi kıyamet günü boynunda çığlığı olan bir kimse olduğu hâlde gelerek: Yâ Resûlâllah: Beni kurtar! Derken, kendimi de: Senin için hiç bir şeye mâlik değilim; ben sana tebliğ ettim! diye cevap verirken bulmayayım! Sakın sizden birinizi kıyamet günü, boynunda dalgalanan giysiler olduğu halde gelerek: Yâ Resûlâllah! Beni kurtar! Derken, kendimi de: Senin için hiç bir şeye mâlik değilim; ben sana tebliğ ettim! Diye cevap verirken bulmayayım! Sakın sizden birinizi kıyamet günü, boynunda altın gümüş olduğu halde gelerek: Yâ Resûlâllah! Benİ kurtar! Derken, kendimi de: Senin için hiç bir şeye mâlik değilim; ben sana tebliğ ettim. Diye cevap verirken bulmayayım!»

 

 

(1831) - وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا عبدالرحيم بن سليمان عن أبي حيان. ح وحدثني زهير بن حرب. حدثنا جرير عن أبي حيان، وعمارة بن القعقاع. جميعا عن أبي زرعة، عن أبي هريرة. بمثل حديث إسماعيل عن أبي حيان.

 

{…}

Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrahîm b. Süleyman, Ebû Hayyân'dan rivayet etti. H.

Bana Züheyr b. Harb dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Cerîr, Ebû Hayyan ile Umara b. Ka'kaa'dan, bunların hepsi Ebû Zür'a'dan, o da Ebû Hureyre'den naklen İsmail'in Ebû Hayyân'dan rivayet ettiği hadîs gibi rivayette bulundu.

 

 

25 - (1831) وحدثني أحمد بن سعيد بن صخر الدرامي. حدثنا سليمان بن حرب. حدثنا حماد (يعني ابن زيد) عن أيوب، عن يحيى بن سعيد، عن أبي زرعة بن عمرو بن جرير، عن أبي هريرة. قال: ذكر رسول الله صلى الله عليه وسلم الغلول فعظمه. واقتص الحديث. قال حماد: ثم سمعت يحيى بعد ذلك يحدثه. فحدثنا بنحو ما حدثنا عنه أيوب.

 

{25}

Bana Ahmed b. Saîd b. Sahr Ed-Dârimî de rivayet ettiJ, (Dediki): Bize Süleyman b. Harb rivayet etti, (Dediki): Bize Hammâd (yâni İbni Zeyd) Eyyûb'dan, o da Yahya b. Saîd'den, o da Ebû Zür'a b, Amr b. Cerîr'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) :

 

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hıyaneti anarak onu büyüttü.

 

Ve râvi hadîsi kıssa eylemiştir. Hammâd: «Bilâhare Yahya'yı bu hadîsi rivayet ederken işittim. Bize Eyyub'un kendisinden rivayet ettiği gibi rivayette bulundu.

 

 

(1831) - وحدثني أحمد بن الحسن بن خراش. حدثنا أبو معمر. حدثنا عبدالوارث. حدثنا أيوب عن يحيى بن سعيد بن حيان، عن أبي زرعة، عن أبي هريرة، عن النبي صلى الله عليه وسلم. بنحو حديثهم.

 

{…}

Bana Ahmed b. Hasan b. Hırâş da rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Ma'mer rivayet etti. (Dediki): Bize Abdülvâris rivayet etti. (Dediki): Bize Eyyûb, Yahya b. Saîd b. Hayyân'dan, o da Ebû Zür'a'dan, o da Ebû Hureyre'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen yukarıkilerin hadîsi gibi rivayette bulundu.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhâri «Zekât» ve «Cihâd» bahislerinde tahrîc et­miştir.

 

Hadîs-i şerif gulûl yâni hıyanetin şiddetle haram olduğuna delildir. Gulûlün aslı hıyanet demekse de sonradan ganimete hıyanet mânâsında kullanılmıştır. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu hadîste: «Sakın ganimet malını hıyanetle yeyip de kıyamette benden yardım istemeyin! Zira size bu hususta hiç bir yardım yapamam! Demek istemiştir. Anlaşılıyor ki, ganimet malından aşırılan her şey kıyamet gününde aşıranın boynunda asılı olarak gelecektir. Bundan murâd: «Kimseyi bütün mahşer halkı huzurunda rezîlü rüsvay etmektir. Hadîs-i şerif:

 

«Her kim ganimeti aşırırsa, kıyamet gününde aşırdığı şeyle gelecektir.» [Al-i imran 161] âyet-i kerîmesinin tefsir ve izahıdır.

 

Kaadi Iyâz'ın beyanına göre bu şiddet ve gadabı Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz evvel emirde gösterecektir; çünkü emirlerine muhalefet edilmiştir. Sonra bütün günahkârlara şefaat edecektir.